Taksirle Yaralama Suçu Nedir?

Taksirle Yaralama Suçu Nedir?

TCK’nın 89. maddesinde düzenlenen taksirle yaralama suçu, failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle istememesine rağmen yaralama teşkil eden fiili işlemesidir. Taksirle yaralama suçunda, fail hareketi kendi iradesiyle yapmakla birlikte hareketinin neden olacağı neticeyi öngörememektedir. Taksirle yaralama suçunun en sık rastlanan örneği araba kullanırken ani bir dalgınlıkla başka bir araca çarpan ve araçtakilerin yaralanmasına neden olan sürücü taksirle yaralama suçu işlemiş olur.

Taksirle yaralama

Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Taksirle Yaralama Suçu Şartları Nelerdir?

Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca taksirli suçlarda dikkaet edilecek huşular şunlardır:

  1. Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması
  2. Hareketin iradi olması
  3. Meydana gelen sonucun fail tarafından istenmemesi
  4. Hareket ile meydana gelen sonuç arasında nedensellik bağının bulunması
  5. Hareket neticesinde doğan sonucun fail tarafından öngörülmemesi.

Taksirle yaralama suçunun manevi unsurunu hukuka aykırılık oluşturmaktadır bu bağlamda kanunda bahsi geçen hukuka uygunluk durumlarının somut olayda mevcudiyeti halinde fail suça konu eylemi nedeniyle cezalandırılmayacaktır.

Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları Nelerdir?

Fail: Taksirle yaralama suçu özgü bir suç olmadığı için suçun faili herkes olabilir. Somut olay çerçevesinde eylemi gerçekleştiren(ler) suçun faili olacaktır.

Mağdur: Suçun mağduru tam ve sağ doğan herkes olabilir. Ancak belirtmek gerekir ki taksirle yaralama suçunun faili olan kişi kendi kendini taksirle yaralaması nedeniyle aynı zamanda da suçun mağduru olamaz. (Askeri Ceza Kanu’nundaki düzenlemeler gibi özel kanuni düzenlemeler olduğu durumlar hariç.)

Hukuki Menfaat: Taksirle yaralama suçunda korunan hukuki menfaat kişi veya kişilerin beden ve psikolojik dokunulmazlıklarıdır.

Fiil: Taksirle yaralama suçu icrai bir hareketler işlenebileceği gibi ihmal suretiyle de işlenebilir. Taksirle yaralama suçu serbest hareketli bir suçtur. Taksirle yaralama suçunun oluşabilmesi için failin, bir başka kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan bir eylemde bulunması gerekmektedir.

Suçun Manevi Unsuru: Taksirle yaralama suçunun manevi unsurunu suçun taksirle işlenmesi oluşturmaktadır.

Suçun Nitelikli Unsurları:

– Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

– Vücudunda kemik kırılmasına,

– Konuşmasında sürekli zorluğa,

– Yüzünde sabit ize,

– Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

– Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

– İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

– Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

– Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

– Yüzünün sürekli değişikliğine,

– Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

– Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması

Taksirle yaralama suçu bu sayılan neticeleri meydana getirmişse suçun nitelikli halinden söz edilebilir.

Taksirle Yaralama Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?

Türk Ceza Kanunu’nunda taksirle yaralama suçunun basit veya nitelikli hali 10 yılı aşan bir cezayı geçmediği için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

Taksirle yaralama suçunda yetkili mahkeme ise yaralama fiilinin gerçekleştiği yer mahkemesidir.

Taksirle Yaralama Suçunda Şikayet Süresi Ne Kadardır?

Şikayete bağlı suçlar arasında olan taksirle yaralama suçunda şikayet süresi fiilin işlenmesi ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Ancak taksirle yaralama suçu bilinçli taksirle işlenmişse şikayete bağlı olmaktan çıkar ve savcılık tarafından re’sen soruşturulur.

Taksirle Yaralama Suçunda Dava Zamanaşım Süresi Ne Kadardır?

Taksirle yaralama suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak öngörülmüştür.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları:

ÖZET : Dava, trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarına ilişkindir.

5237/m.22,89,179

Dairenin yerleşik uygulamasına göre tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde cezaların ağırlığı yerine zarar suçu-tehlike suçu ölçütü esas alındığından sanığın taksirle yaralama suçundan; şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı durumda ise sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gereklidir. Somut olayda bir kişi yaralanmış ve zarar suçu oluşmuş olup sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırıldığı dikkate alındığında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ”hüküm verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi yerine mahkumiyete karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Ek olarak Adli Tıp Kurumunun görüşlerine ve Dairenin yerleşik uygulamalarına göre, 100 promilden fazla alkol miktarı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabul edilmiş olup sürücünün kaza anında 0.78 promil alkollü olduğu tespit edildiği ve bu nedenle sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulama koşullarının bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık …’nın, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 89/1, 22/3. ve 62. maddeleri gereğince 4 ay 13 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 51/1. maddesi gereğince verilen cezanın ertelenmesine ve sanık hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesine dair Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarihli ve 2016/510 esas 2017/606 Sayılı kararı ile; trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan anılan sanığın 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 179/3 delâletiyle 179/2. ve 62. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/10/2017 tarihli ve 2016/495 esas 2017/534 Sayılı kararını kapsayan dosyalar incelendi.

Dosya kapsamına göre, sanığın olay tarihinde kullandığı aracıyla kaza yapması sonucu yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiğinden bahisle trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiş ise de,

Benzer bir olay sebebiyle verilen Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 11/10/2012 tarihli ve 2012/20636 esas 2012/21610 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 2. fıkrasında kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etme hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayımızda ise bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, bir suçtan dolayı sanığın bir kez cezalandırabileceği gözetilip, her iki dosyanın birleştirilerek sanığın bilinçli taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 118/05/2021 gün ve 94660652-105-79-6675-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/06/2021 gün ve 2021/69188 Sayılı ihbarnamesi ile ihbar ve dava tevdi kılınmakla;

Dosya içeriğine göre; 24/10/2016 tarihinde saat 21.40 sıralarında katılanın sevk ve idaresindeki motosiklet ile meskun mahal içi, aydınlatmanın mevcut olduğu, bölünmüş, düz ve eğimli yolda seyir halindeyken, kaza mahali olan kontrolsüz kavşağa geldiğinde seyrine göre sağından kavşağa giriş yapan sanığın idaresindeki araç ile çarpışması şeklinde meydana gelen ve sanığın asli kusurlu olarak katılanın basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, sanığın kazadan 18 dakika sonra alkolmetre ile yapılan ölçümde 0.78 promil alkollü tespit edildiği olayda, trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından ayrı ayrı açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonunda her iki suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de, TCK’nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179/3. maddesinde alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği,

1.Adli Tıp Kurumunun bilimsel verilere dayanarak oluşturduğu görüşlere ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, 100 promilden fazla alkol miktarı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabul edildiği, Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarihli 2016/510 esas 2017/606 Sayılı kararında kaza anında 1,00 promil altında alkollü olduğu anlaşılan sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulama koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın cezasında TCK’nın 22/3. maddesi gereğince artırım yapılması,

2.Sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırıldığı gözetildiğinde, Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/10/2016 tarihli 2016/495 esas 2017/534 Sayılı karar ile sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ”hüküm verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi yerine bu suçtan da mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarihli 2016/510 esas 2017/606 Sayılı karar ile Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/10/2016 tarihli 2016/495 esas 2017/534 Sayılı karar CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (T.C. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/4178 E. 2021/6867 K. T.13.10.2021)

 

.. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 180. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği, somut olayda, sanığın sevk ve idaresindeki “B… K…” isimli yolcu motoru ile müşteki Ş. N. E.’in sevk ve idaresindeki “S…” isimli motor yatın deniz üzerinde çatışması neticesinde müştekinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı, 29.04.1978 tarihli ve 16273 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü uyarınca kazanın meydana gelmesinde sanığın asli kusurlu, müştekinin ise tali kusurlu olduğu ve müştekinin tüm aşamalarda sanık …’dan şikayetçi olduğu anlaşılmakla, sanığın eyleminin taksirle yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek, iddianamede eylemin tarif edildiği de nazara alındığında, CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verildikten sonra sanığın TCK’nın 89/1. maddesi uyarınca taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken TCK’nın 180/1. maddesi uyarınca trafik güvenliğine taksirle tehlikeye sokma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi;

Bozma ilamına uyulduğu takdirde, sanığa isnat edilen taksirle yaralama suçu için TCK’nın 89. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen temel ceza miktarı itibariyle, 5271 Sayılı CMK’nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 Sayılı Kanun’un 24. maddesiyle yeniden düzenlenmiş olan ve 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ”Basit yargılama usulü” düzenlemesine tabi olacağı; Anayasa Mahkemesi’nin 19.08.2020 tarihli ve 31218 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 Sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı doğrultusunda CMK’nın 251. maddesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmesi…(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2020/9467, K. 2021/9069, T. 21.12.2021)

 

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle ve sanığın temyiz isteminin sadece taksirle yaralama suçundan kurulan hükme yönelik olduğu belirlenip dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sürücü belgesi bulunmayan ve 400 promil alkollü olduğu tespit edilen sanık …’ın olay gecesi aydınlatmanın bulunduğu iki yönlü caddeden seyirle geldiği, ışıksız 4 yönlü kavşakta sağından giren ve temyize gelmeyen sanık … idaresindeki kamyonetin önü ile çarpması şeklinde meydana gelen olayda, yapılan yargılama sonucu sanığın taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, TCK’nın “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma” başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olup, somut olayda ise bir kişinin nitelikli şekilde yaralanması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre; her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği, buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerektiği, somut olayda 400 promil alkollü sanığın eylemi bilinçli taksirle işlemesi ve mağdurdaki yaralanmanın nitelikli olması nedeniyle, TCK’nın 89/5. maddesi uyarınca suçun takibinin şikayet şartına tabi olmadığı, her ne kadar iddianamede sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de, iddianame içeriğinde sanığın alkollü araç kullanarak mağdurun yaralanmasına sebebiyet verdiğine ilişkin anlatım da dikkate alındığında, taksirle yaralama suçundan dava açıldığının kabulü gerekmiş, sanığa TCK’nın 22/3. maddesi gereğince ek savunma verilmek suretiyle, bilinçli taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hatalı uygulama yapılarak taksirle yaralama suçundan bilinçli taksir hükümleri uygulanmaksızın sanığın mahkumiyetine ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından ve temyiz isteminin sadece taksirle yaralama suçundan kurulan hükme yönelik olması sebebiyle, bozma nedeni yapılmamış; trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen bu kararın temyiz incelemesine tabi olmaması sebebiyle, bu karar yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği değerlendirilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA; 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/16627 E. ,  2016/9338 K.)

Avukat
Erman ORAN